Bu ay, basın partneri olduğumuz Mardin Bienali’nin 6. Edisyonu gerçekleşiyor. 10 Mayıs-10 Haziran tarihleri arasında Alman Karargâhı, Develi Han, Tasarım Vakfı Galerileri’nin yanı sıra şehirdeki farklı mekânlarda yer alacak bienalin teması, Daha Uzaklara.
Altıncı sayımızda 6. Mardin Bienali’yle ilgili iki ayrı yazımız var: istanbulberlin ekibi, bienalin bu yılki sanatçılarından Ayşe Erkmen ve Ahmet Öğüt’le sohbet ederek hazırladıkları dosyada, Mardin’den İstanbul’a, İstanbul’dan Berlin’e çağdaş sanatın ve sanatçının evrensel ve yerelle olan ilişkisinin izini sürüyor. “Sanat Ekonomisi” bölümümüzde ise eşdirektörler Döne Otyam ve Hakan Irmak’la bienalin tarihini, sürdürülebilirliğini ve Mardin şehrinin bugününe, ayrıca elbette kültürel mirasına ne tür katkı sağladığını konuşuyoruz.. Otyam, heyecan verici yeni projelerinin haberini de paylaşıyor bizimle.
“Galeri Rotası” ve “Mirasın Yankıları” yazı dizilerimiz mayısta devam ediyor. “Galeri Rotası”nda bu sefer İstanbul’da kültür-sanatın belki de en eskiye dayandığı yerlerden biri, İstiklal Caddesi var. Galerileri ve müzeleri saymakla bitmeyecek caddeyi Seren Erciyas gezdi ve rotaya alınabilecek mekânları not etti.
“Mirasın Yankıları”nın üçüncü yazısında ise Elif Dastarlı ve Melis F. Cin, bu sefer Dünya Müzeler Günü vesilesiyle “müzenin yeni tanımlarına odaklanıyor,rolleri üzerine yapılan tartışmalar ve ortaya çıkan fikir ayrılıklarından hareket ederek” müzeler üzerine yazdıkları eleştiride “Tarih Nasıl Sergilenir?” diye soruyor. Özgür Ceren Can, yine Dünya Müzeler Günü üzerinden yola çıkarak “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kamusallaşan Müzeciliğimiz”i ele alıyor ve Bizans’tan Osmanlı’ya, Osmanlı’dan günümüze, Türkiye’de müzecilik pratiklerini anlatıyor. Chris Michaels ise yüzünü geleceğin sanat mekânlarına dönerek Outernet ya da Sphere gibi, son dönemlerde popülaritesi ciddi şekilde artan dijital sanat alanlarını ele alıyor. İzleyicilere kapsayıcı (immersive) deneyimler sunan bu alanlar,yeniliğe uyum sağladıkları sürece geleneksel müzelerin ve galerilerin de önemli fırsatlar yakalayabileceği sonucuna varıyor Michaels.
Çağdaş sanatla giderek daha farklı ve yakın bir bağ kuran bir alan da gastronomi. Nihan Bora’nın Sakhalin İstanbul’un Michelin yıldızlı şefi Vladimir Mukhin’le yemek yapma sanatı üzerine sohbetini yeni “Gastronomi” bölümümüzde okuyabilirsiniz.
Nisanın ikinci yarısında açılan Venedik 60. Uluslararası Sanat Sergisi kasım sonuna kadar devam ediyor. Koordinatörlüğünü İKSV’nin yaptığı Türkiye Pavyonu’nda bu sene Gülsün Karamustafa’nın “Oyuk ve Kırık Dökük: Bir Dünya Hâli” işi yer alıyor. Foreigners Everywhere (Yabancılar Her Yerde) temasıyla Adriano Pedrosa’nın küratörlüğünde gerçekleşen sergide Türkiye’den ayrıca Semiha Berksoy, Güneş Terkol ve Fahrelnissa Zeid’in işlerini de görmek mümkün. Ebru Aydın’ın bienal sanatçılarından Güneş Terkol’la Venedik’te sergilenecek özel işine dair yaptığı söyleşi, “Okumalar” bölümümüzde. Bu sayıda ayrıca Türkiye Pavyonu’na ve Gülsün Karamustafa’nın bienal işine dair özel haberimiz de bulunuyor.
Bienal dönemi Venedik eşzamanlı yapılan sergiler ve diğer kültürel aktivitelerle de zenginleşiyor. Contemporary Istanbul Vakfıda (CIF) Türkiye-Japonya arasındaki diplomatik ilişkilerin 100. yılı vesilesiyle bienalle eşzamanlı olarak Tomokazu Matsuyama’nın Mythologiques adlı kişisel sergisini açtı. Tomokazu Matsuyama’yla küratörlüğünü Christoph Doswald’ın yaptığı son sergisi ve genel olarak Doğu ile Batı ayrımının ötesine geçen sanat pratiğiyle ilgili yaptığımız renkli sohbet, bu sayının kapak konusu.
“Okumalar” bölümümüzde ayrıca önde gelen çağdaş sanatçılarımızdan Nezaket Ekici’nin Pi Artworks İstanbul’da açılan son sergisi, Keşfin Boyutları üzerine Tuğçe Arslan’la yaptığı kapsamlı sohbet yer alıyor. Üç ayrı performansının ardından ortaya çıkan üç ayrı enstalasyonunu içeren sergide performanslar heykele “dönüşüyor”. Arslan sanatçıyla performanslarının interaktifliğini ve kolektifliğini,ayrıca sanatçının bedenine verilen tepkileri ve doğumlar ile başlangıçların güçlüğünü konuşuyor.
Soğukların kesin olarak geride kaldığı ama insanın yazın rehavetine de henüz kapılmadığı bir ay mayıs. Belki de baharın en güzel ayı. Kendini sokaklara atıp sergiler gezmek, bu yıl 52.’si gerçekleşecek İstanbul Müzik Festivali’ne katılmak, SSM’ye giderek Boğaz havası almak, Kuğulu Park’a gidip 40. yılını kutlayan Galeri Siyah Beyaz’a uğramak ve belki Mardin’i ziyaret etmek için ideal bir ay.Çünkü şairin dediği gibi, mayıs ayların gülüdür ve mayısta gönlümüz delidir.